25/07/20024, perşembe günü öğleden sonra sılayı rahim yapmak için İstanbuldan baba ocağı Çatalzeytine hareket ettik.
Cumartesi pazar hava yağışlıydı.
Pazartesi günü öğlende,
ilk bakışta sondaj makinesi sandığım liman dip tarana makinası geldi.
Kendine güvenli bir zemin bulduktan sonra çalışmaya başladı.
(Balıkçı barınağının zemini üç dört yılda bir kum dolduğundan sığlaşıyor balıkçı motorları rıhtıma yanaşamıyor.)
Ertesi gün limana giderek görevli iki arkadaşla görüştüm.
Kumu üç metre derinliğe kadar dipten alarak mavnayla açık denize döktüklerini, limanın dibini bu şekilde temizleyeceklerini söylediler
Bu iş kaç gün sürer diye sordum iki üç ay buradayız dediler.
İlk gün çalıştılar, ikinci gün baktım çalışmıyorlar. Limana gittim bir gün önce görüştüğüm arkadaşlarla tekrar konuştum, makinanın arıza yaptığını bir arkadaşının Samsun’dan parça almaya gittiğini söyledi.
Sohbeti derinleştirdik, makinanın 2014 model olduğunu iş yoğunluğundan sistemli bakım yapılmadığı için son iki yıldır çok arıza yaptığını parçamın cumartesi öğlene geleceğini söylediler.
Bende kendi kullandığım makinalardan biliyorum,
İthal makinaların yaşı on yılı geçtiğinde yedek parça bulmak çok sıkıntılı oluyor.
Bu tip makinaların benzerlerinin Türkiye’ de üretildiğini söylediler inde yüzlerinden mutluluk ifadesi vardı
Anlattıklarına baktığımda, bu iş
İki üç ay sürer dediğine hak verdim.
Koordine olmuş iyi bir özel şirket aynı işi on, on beş günde yapar.
Kiminle konuşsam, devlet malıdır, devlet işidir diyerek normal bir durum olarak görülüyor ve kanıksanmış durumda.
Bu algıyı niçin silemiyoruz.
Devletin, belediyelerin bu tip işlerde hizmet alması daha uygun olur diye düşünüyorum.
Özel sektöre ihale etmesi lazım, fakat onuda beceremiyoruz.
Yine aynı müteahhit yine aynı şirket ön yargısında kurtulamıyoruz.
Türkiye’de gelişmiş ülkelerde olan, kanunlar, yönetmelikler, yasalar, uygulamalar hepsi var.
Ne yok?
Liyakat eksik, kontroller yetersiz, cezalar caydırıcı değil.
Her üç yılda bir af çıkıyor, cezalar siliniyor, caydırıcılığı kalmıyor.
Sonuç yapanın yanına kar kalıyor.
İşini düzgün yapmaya çalışan ben enayimiyim diyor.
Kötü iyiyi örnek alması gerekirken iyi kötüyü örnek almaya başlıyor, .
Yıllar geçiyor, kısır döngü devam ediyor.
BAKALIM İŞİ BİLENLER
NASIL YAPIYOR?
2013/2015 yıllarında Berlin’de bir Türk firmasının üç tane otelin mermer işlerini yaparken genç bir mimar arkadaşla tanıştım.
Almanya’ya üniversite okumak için gediğini mimar olduğunu, Almanya doğumlu bir türk kızıyla evlendiğini, tadilat tamirat gibi inşaat işleriyle uğraştığını, İkinci iş olarak Berlin’de belediyenin kar temizliği ihalelerine giriyorum dedi.
Kar temizliği nasıl oluyor diye sorduğumda.
Belediyeler kış gelince yağan karın temizlenmesi için makina parkı ve personel bulundurmaz ,cadde ve sokakları bölümlere ayırarak bu işi yapan şirketlere ihaleyle verilir.
Bende İhaleye giriyorum.
İhaleyi aldığımda makina parkı olan bir kaç firmayla anlaşıyorum.
O yıl kar az yağarsa çok para kazanıyorum . Çok kar yağarsa az kazanıyorum diye anlattı.
Gelelim güzel ülkemiz
Türkiye’de biz ne yapıyoruz?
Bir çoğu ithal yüzlerce kar küreme ve süpürme makinası alıyoruz tonlarca tuz stokluyoruz,
o makinaları kullanmak için personel istihdam ediyoruz.
Bir liralık işi on liraya yapıyoruz.