Öyle uzaklaşmışım ki menzilden, sıla nokta, gurbet nokta. Döndüm, baktım aldığım yol nokta, üstünde nokta. Gelen geçti, giden gitti. Sağım nokta, solum nokta. Menzil-i maksûda varmış erenler. Söyleyen yok, susan nokta...”
Allah Resulü Hz. Muhammed (a.s.)’in ocağında büyümüş, 10 yaşında inanmış, ilmin kapısı kimdir sorusuna cevap olmuş Hz. Ali de: “İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı” demiştir.
Nokta, hayata ve geleceğe dair hayallerimiz, ümidimiz, umudumuzdur. Durduğumuz yerimizin, bakışımızın, yaşadıklarımıza verdiğimiz anlamın somut alana düşüşüdür. Öncelikle kendimize ve sevdiklerimize saygımızın, geleceğimizin, hayallerimizin adıdır. Hayata yeniden başlayışımız, “bitirdim” dediğimiz bir anda tertemiz bir sayfa açışımızdır.
Yolunda gitmeyen, bizi dibe çeken, kaldıramadığımız birlikteliklerin Hakça haklı sebeplerini gördükten sonra sonlandırılıştır. Aldığımız hayat dersleriyle diğer ilişkilerimizde daha dikkatli olmaya hazırlıktır. “Mü’min bir delikten iki defa ısırılmaz” düsturuyla hayatı iyi okuyarak ikinci defa aynı hatayı yapmamamızdır.