Güvenilir haber kaynağınız Medya90.com

  • BIST 100

    9715,86%-0,18
  • DOLAR

    35,48% -0,02
  • EURO

    36,57% 0,78
  • GRAM ALTIN

    3048,22% 0,37
  • Ç. ALTIN

    4876,78% -0,12

Adnan KALKAN


Filistin Katliamı Devam Ediyor, Susma

Haşlanan Kurbağa Deneyi ve Toplumların Duyarsızlaşması


"Haşlanan kurbağa" deneyi, toplumsal duyarsızlaşma üzerine düşündürücü bir metafor sunar. Deneyde, kurbağa kaynar suya atıldığında acıyla kendini kurtarır, ancak ılık bir suya konulup yavaşça ısıtıldığında kaynama noktasına kadar fark etmeden ölür. Bu deney, fertlerin ve toplumların yavaş yavaş normalleşen bir zulüm karşısında tepkisiz hale gelmesini anlatır.

Filistin meselesi de bu deneyin toplumsal bir yansımasıdır. 1948'den bu yana süregelen katliamlar ve zulüm, özellikle 7 Ekim 2023'ten itibaren Siyonist katliamıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Ancak ne yazık ki bu trajedi, İslam coğrafyasındaki gaflet ve dünya genelindeki duyarsızlık nedeniyle giderek sıradanlaşmaktadır.

Filistin’deki İnsanlık Suçu
Son aylarda Filistin'de yaşananlar, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak anılacak. Çocuk bedenlerine atılan fosfor bombaları, hastanelerin ve ambulansların vurulması, yağmur ve soğuk altında yaşam mücadelesi veren masum siviller… Tüm bunlar, uluslararası toplumun gözü önünde gerçekleşiyor.

Batıda bazı vicdanlı insanlar kış soğuğuna rağmen meydanlarda protestolar düzenliyor. Ancak bu çabalar ne yazık ki zulmü durdurmaya yetmiyor. İslam dünyası ise büyük ölçüde sessizliğini koruyor. Sadece bir avuç insan, Filistin’in haklı mücadelesine destek vermek için meydanlarda.

İslam Ümmetinin Sessizliği ve Sorumluluğu
Filistin’deki katliamlar, sadece bir coğrafyanın değil, tüm İslam ümmetinin meselesidir. Ancak İslam dünyası, bu zulüm karşısında maalesef derin bir gaflet içinde. Suriye’de yıllarca süren zulüm, insanların acıya duyarsızlaşmasına neden olmuştu. Şimdi ise benzer bir duyarsızlık Filistin için yaşanıyor. Oysa Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) şu hadisi, Müslümanların birbirine olan sorumluluğunu net bir şekilde açıklar:

"Müminler, birbirlerine karşı bir duvarın taşları gibi kenetlenmiş olmalıdır."

Ne yazık ki, bugün bu birliktelikten eser yok.

Batı’nın İkiyüzlülüğü
Batı dünyasında bir çocuğa yönelik şiddet bile manşetlerden düşmezken, Filistin’deki çocukların yaşadığı katliam görmezden geliniyor. İnsan hakları savunucuları, kadın hakları dernekleri, medya kuruluşları; tümü Filistin konusunda sessiz. Oysa Filistin’de tecavüze uğrayan kadınlar da kadın; öldürülen çocuklar da çocuk. Bu çifte standart, vicdanını kaybetmemiş her insanı derinden yaralıyor.

Zulüm Er Ya Da Geç Son Bulacak
Tarih, zulmün ebedi olmadığını göstermiştir. Filistin halkının mücadelesi, mazlumların direnişiyle desteklenmeye devam edecek. Bugün sessiz kalanlar, gelecekte bu utancın ağırlığını taşımak zorunda kalacaklar. Zulmün son bulacağı ve adaletin hâkim olacağı günler elbette gelecektir. Bu süreçte, Müslümanların uyanışı ve birlikteliği hayati önem taşıyor.

Umut ve Direnişe Devam
Filistin halkının direnişi, sadece bir milletin mücadelesi değil, tüm insanlık için bir onur mücadelesidir. Zulüm karşısında sessiz kalanlar kaybedecek. Ancak Filistinli yetimlerin öfkesi ve kararlılığı, bu Siyonist ve adaletsiz düzeni yerle bir edecek.

Şimdi, Müslümanlar ve vicdan sahibi insanlar olarak şu soruyu sormalıyız: Biz hangi tarafta olacağız? Gaflet uykusunda mı kalacağız, yoksa zulme karşı safımızı mı belli edeceğiz?

Sessiz kalmak da bir tercihtir ve tarih, sessiz kalanları asla unutmaz.

Yazarın Diğer Yazıları


YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.