Güvenilir haber kaynağınız Medya90.com

  • BIST 100

    9957,17%0,41
  • DOLAR

    35,23% 0,04
  • EURO

    36,73% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2975,63% 0,43
  • Ç. ALTIN

    4814,09% 0,34

Edanur ISMAIL


Yukarı Bak

Her şeye rağmen yukarıya bakabilmek ne kadar iyi bir şey değil mi?


O kadar acıyı içinde taşıyarak seni anlayacak bir çift gözü karşında beklemek... Her şeye rağmen umudunu kaybetmemek tıpkı bir kardelen gibi. Bir kış günü onca soğuğa, acıya ve zorluğa rağmen imkânsız dediğimiz o karları delen kardelen çiçeği misali. Baktığımızda kusursuz görünen ancak bütün acılarını içine atan o çiçek işte. Dikkatle bakınca içinin daha koyu olduğunu fark ederiz zaten çünkü içindeki o hüznü bize yansıtmak istemiyordur belki. Onca acıyı ve kederi yüklenmek... Uyurken, hayal ederken, yemek yerken, konuşurken, gülerken, ağlarken hep hatırla. Çünkü *‘Hayat bir hatıradır aslında unuttuğun gün ölürsün.’ Ey insan, unutma işte o gözünün önünde beliren acıları. Gökyüzüne bak ona söylemek istediklerin vardır belki çünkü onun bile sana söylediği şeyler oluyor taşıyor, yağıyor, bırakıyor kendini... ama galiba en zor yaşanan acıymış bizim acımız. Ne yere sığdırabiliyoruz onu ne de kalbimize. Paylaştıkça çoğalır diye korkuyoruz. Ağlamak istiyoruz ama hep bir fırsat arayışındayız. Öyle acayip bir dünyada yaşıyoruz ki bazen bir anda her şeyi kazanıyoruz bir anda da kaybediyoruz. Yoğunluğu acılarımıza, uyumayı düşünmeye tercih ediyoruz. Halbuki ömür dediğin belirli bir zamanmış, göz açıp kapayıncaya kadarki mesafe kadar kısaymış. Hatırlıyor musunuz? Yukarı bak animasyonunu mesela. Kaybettiği ve çok sevdiği birisinin hayalini gerçekleştirmek için balonlarla evini uçuran o dedeyi. Hatırlamak, umudu olmak budur. O birisi olmasa da o sizin için değerliyse eğer onun hayallerini, şahsiyetini, gülüşünü, kelimelerini unutmamak. Ben de unutmak istemiyorum mesela bazı şeyleri torununa vereceği lokumlu bisküvisi elinde ağlayarak torunuma vereceğim için yiyemedim diyen o dedeyi, bir kardeşimizin kardeşleri için kendini hiçe sayışını ve daha bir sürü nice kardeşimizin yaşadıklarını...

Hepimizin hedefleri vardır. Onlar da birçok şeyi istiyordu mesela evini geçindirmek, iyi bir ebeveyn olmak, iyi bir insan olmak, zengin olmak … ama bunları güçlendiren şey nedir biliyor musunuz? Yukarı bakmaktır.

İnsan ne garip bir mahluk değil mi? Yer ile göğün arasında sıkışıp kendini özgür hissetme sorunsalı yaşayan. Çoğu kez beynimizi kandırıyoruz sadece. Tamamen özgür olmadığımızı hissediyoruz aslında bazen. Yıllarca çoğu şeyi yaparken özgürüm, yaparım diye devam ediyordum; ta ki çevremi inceleyene kadar. Kuşları özgür sanardım ama onlar bile gökyüzüne hapsolmuşlar aslında. Bu kadar baskı altında insanın bazen içine doğar ya sıkıntıda olduğu... O gece de doğmuş bazılarımızın içine hatta sıkıntıdan uyuyamayanlar olmuş. Bu hissetmek... Neyi hissetmeye çalışıyorduk ki ya da o vakit mi bize bir şeyler anlatmak istiyordu. Yer de daraldı. Sıkışan levhalar, bunalan insanlar artık doğa da dayanamadı. Sonucunda hepimizi derinden etkileyen o hadise. 06.02.2023. Gece saatler 04.17’yi gösteriyordu. Bilemem belki buradan ama kıyamet gibiydi deniyor. Gözümün önüne  geliyor insanların yapmış olduğu binalar ... Herkes birbirini arıyor. Bulmak istiyor. İyi umutlara bağlanmak, başka insanlar da yaşasın diye yaşamak istiyor. İnanmak istiyor insan böyle anlarda, iyi olacaksın diyecek o sesi bekliyor. Bazılarımız peki? Bile bile insan öldürmüş olabilir miydi? Binalarda üzerine düşen sorumluluğu savsaklayan o insanlar. Katilleri olabilir miydi bazı insanların? Bunu yapmış olabilirler miydi? Niye tedbir almıyorduk da sonrasında ruhumuzda oluşan o boşluklarda daha da acıya boğuyorduk kendimizi. 

Bir sürü kare var aslında beynimizde... ama her ne kadar anladığımızı düşünsek de fotoğraflardan görünen sadece fragmanlar oluyor. Biz anlamaya çalıştık, yaşayanlar anladılar. Allah bir daha hiçbirimize yaşatmasın. Fotoğraflar... iyi anladık ama zamanlamalar doğru muydu? Hiç şöyle bir soru duydunuz mu? Bir kısa filmde şöyle bir soru vardı: Bir insanı ölürken kurtarmak mı yoksa fotoğrafını çekmek mi? İşinizi kolaylaştırabilirim, bir insanın acı dolu anını bir kareye hapsederek göstermek mi istiyorsunuz gerçekten? Fotoğraflar maalesef hayatî durumların etkisini aktaramıyorlar bazen. Çünkü bir şey ne kadar çoğalırsa onu o kadar doğallaştırmış oluyoruz gözümüzde. Bir nevi yine unutmak istiyoruz aslında. 

Böyle anları hatırlattığım için kızacaksınız belki de bana. Kızabilirsiniz ancak acılarınızı yaşamak istiyorsunuz bazen. Burada da hem ben acımı yaşıyorum hem de hepimiz yaşıyoruz. Amacım sizleri üzmek ya da karamsarlığa boğmak değil. Biliyorum; zor günler yaşadık, yaşıyoruz. Bu günleri hep birlikte aşacağımıza inanmak istiyorum. Herkesin mutlu olmasını istiyorum. Kaybettiğimiz kardeşlerimizi unutmak istemiyorum. Onları içimde bir yerlerde tazelemek, yaşatmak ve onlar için hayatın ne kadar değerli olduğunu hissetmek istiyorum. Belki de onlar için yaşamak istiyorum artık bazı şeyleri... Bir şeylerin ne kadar değerli olduğunu daha da fark ettim. Hayattaki önemsiz ayrıntılarda boğulmamak gerektiğini ve bir saniyenin önemini, bir insan için ne çok şeyi ifade edebileceğini fark ettim. 

 Kardeşlerimiz bir acı yaşamışken bize de bu acıyı paylaşmak düşerdi diye düşündüğüm için onların duygularını benimseyerek bir yazı kaleme almaya çalıştım.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları


YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.