570 milyar dolar ve 65 milyon m2’yi bulan pörtföyü yöneten 17 küresel gayrimenkul firmasi kisa süre önce, 2050 yilina kadar “net 0 karbon” taahhüdünde bulunduklarini açikladi.
570 milyar dolar ve 65 milyon m2’yi bulan pörtföyü yöneten 17 küresel gayrimenkul firmasi kisa süre önce, 2050 yilina kadar “net 0 karbon” taahhüdünde bulunduklarini açikladi. Gayrimenkul yatirimlarinda artik beklentinin sadece yatirimcisina yüksek kazanç saglamasi ile sinirli kalmadigina; ayni zamanda topluma ve çevreye duyarli ve faydali olmasinin da beklendigine dikkat çeken bu durus, sektörde ayakta kalmak isteyenlerin sürdürülebilirlik konusunda odaklanmalari gerektigine isaret ediyor.
Bundan otuz yil önce bilim insanlari iklim degisikligi gerçegini ortaya koydu ve gelecegimizi nasil etkileyebilecegine dair olasi senaryolari da beraberinde açikladi. Ama o dönemde yatirimcilarin büyük çogunlugu iklim degisikligini önemli bir yatirim riski olarak görmedi. Bugün ise sadece iklim degisikligi degil, toplumu etkileyebilecek her türlü davranis da dahil olmak üzere birçok çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim ile ilgili konular yatirim riski kabul ediliyor. Yine hali hazirda yasamakta oldugumuz pandemi süreci de dogaya ve gezegene iliskin bakis açimizin yeniden gözden geçirilmesi ve sürdürülebilirligin öneminin artmasi konusuna ciddi bir ivme kazandi.
Bugün kurumsal yatirimcilar artik sadece sirketlerin ulastigi finansal sonuçlar ile ilgilenmiyor, sürdürülebilir, çevreye duyarli ve sorumlu yatirimlara referans vererek topluma fayda saglamalarini bekliyor. Is dünyasinda kalici olmak isteyenlerin Kisaca ESG (Enviromental, Social, Governance) olarak adlandirilan bu yeni anlayisa çok da uzun olmayan bir süreç içerisinde mutlaka uyum saglamalari gerekiyor. ESG, bir yatirimin performansi üzerinde önemli etkileri bulunabilecek çevresel, sosyal ve yönetisimsel uygulamalari ifade ediyor. Gayrimenkul yatirimlari ve portföylerin degeri de bu gelismelerden payini almaya baslamis durumda.
ESG’ye uyum saglamayan gayrimenkuller ciddi deger kaybedecek
Iklim degisikliginin kuraklik, seller, orman yanginlari, müsilaj gibi olumsuz ve yikici etkilerini artik günlük hayatimizda birebir yasadigimiza dikkat çeken Denge Gayrimenkul Degerleme ve Danismanlik A.S. Yönetim Kurulu Baskan Yardimcisi Ahmet Arslan,“ Bugün sadece iklim degisikligi degil, çevresel, sosyal ve kurumsal yönetimle ilgili pek çok konunun sirket degerlemesinde ve yatirimlarinda etkisinin oldugunu biliyoruz. Çevresel boyutuyla ele aldigimizda, iklim degisikligi üzerinde yarattigi etki, karbon salinim miktari, su tasarrufu becerisi, yenilenebilir enerji üretebilmesi, enerji verimliligi, atik geri dönüsümü gibi özellikler ESG politikalari kapsaminda yeni dönemde gayrimenkullere iliskin çevresel beklentiler arasinda yer aliyor. Bu kriterlere sahip olmayan gayrimenkullerin yakin dönemde ilave yatirima katlanarak ya sisteme uygun hale getirilmesi, ya da ciddi deger kaybi yasamalari, hatta bazilarinin kanuni yaptirimlarla kullanimina izin verilmemesi bekleniyor.” dedi.
Ilerleyen dönemde “sifir karbon” temali gayrimenkuller tercih edilecek
Dünyadaki toplam enerji tüketimi içerisinde yapi stogunun yaklasik yüzde 20’lik bir paya sahip olduguna dikkat çeken Ahmet Arslan, “Ilerleyen dönemde daha ekolojik insaat malzemelerinin kullanildigi, akilli isitma ve sahip, tükettigi kadar üretme becerisine sahip “sifir karbon” temali gayrimenkuller tercih edilecek. Bankalar ve diger finansman kuruluslari da gayrimenkul finansman süreçlerinde bu konuyu öncelikli kriterler arasina alarak çevreye duyarli gayrimenkul projelerini tesvik ediyor. Özellikle kurumsal yatirimcilarin çevre dostu, sosyal açidan duyarli ve sosyal sorumluluk bilinciyle insa edilen ve yönetilen gayrimenkullere yöneldigini biliyoruz.” seklinde konustu.
Sadece finansal degerleme, çevre ve insan boyutlarini denklem içine katmakta yetersiz kaliyor
Sürdürülebilirligin, kurumun degerine yapilan ve geri dönüsü çok yüksek bir yatirim oldugunu belirten ESG Turkey Danismanlik Genel Müdürü Dr. Cenk Türker, “Sürdürülebilirlik yönetimi, sirketlerin logo, marka taninirligi, telif haklari, patent gibi dokunulamayan varliklarinin yönetimini, bunlar araciligiyla deger yaratilmasini ve o degerin korunmasini saglar. Çünkü günümüzde bir kurulusun, dokunulamayan degerlerinin kurulusun toplam degerine orani yüzde 85’lerin üzerine çikmis durumdadir. Artik sadece finansal degerleme yapilmasi, çevre ve insan boyutlarini denklem içine katmakta yetersiz kalmaktadir. Çünkü günümüzde, ESG boyutlarinin getirdigi risklerin de, firsatlarin da finansal etkileri son derece büyük olabilmektedir. Bir üretim tesisinin çevreye zarar verir sekilde faaliyet göstermesi; rekabette geri kalmasi, yakin gelecekte müsteri bulamamasi, finansmana erisememesi, karbon vergisi ödemesi, faaliyetinin durdurulmasi gibi riskler barindirabilmektedir. Iste bu risklerden uzak kalmak, sürdürülebilirlik (ESG) degerlemesinden yüksek puan almak, ürün ya da kurulusun degerini maksimize edebilmek için sirketlerin sürdürülebilirlik yolculuguna bir an önce çikmalarini tavsiye ediyorum” dedi.
Sürdürülebilirligin stratejik önemi giderek daha fazla anlasiliyor
Dünya iklim degisikligi, nüfus artisi, kaynaklarin artan ihtiyaçlar karsisinda yetersizligi, ekonomik ve sosyal esitsizlikler gibi sorunlar ile karsi karsiya. Bu sorunlara çözüm bulmak sadece ekonomik bir bakis açisi ile mümkün görünmüyor. Bu yüzden karar süreçlerimize ekonomik bakis açisinin yaninda çevresel, sosyal ve yönetisim bakis açisinin da eklenmesi etkin çözümler ortaya konulmasi açisindan önemli gözüküyor.” diyen Türkiye Kurumsal Yönetim Dernegi Üyesi Dr. Erkin Erimez, sürdürülebilirligin stratejik önemine de dikkat çekti.
Sürdürülebilirlik CEO ve Yönetim Kurulu seviyesinde ele alinmali
Erimez, “Sürdürülebilirlik konulari kurumun performansini, dayanikliligini, is yapma seklilerini, karsi karsiya oldugu riskleri ve firsatlari etkiliyor. Bu kadar hayati etki yaratan bir konunun yan bir alan olarak degerlendirilmesi etkin çözümlerin gelistirilmesini engelliyor. Sürdürülebilirligin stratejik önemi giderek daha fazla anlasiliyor. Sürdürülebilirlik konularina, CEO ve yönetim kurulu düzeyinde önem veren sirketlerin sayisinin gün geçtikçe artmasi, sürdürülebilirlik konusunda lider düzeyinde inisiyatif alindigina isaret ediyor. Dünya çapinda 2.422 üst düzey yöneticiyle yapilan bir anket çalismasina göre, sirketler sürdürülebilirlige önem veriyor ve bu konuda çalismalar yapiyorlar. Anketin yapildigi sirketlerin yüzde 16’sinin yönetim kurulunda Sürdürülebilirlik Komitesi bulunuyor. Bu oran, 2014 yilinda yüzde 12 idi. Sürdürülebilirlik CEO ve Yönetim Kurulu seviyesinde ele alinmasi gereken bir konu. kurumlarin hem kendilerine hem de içinde yer aldiklari ekosisteme deger yaratmalari gerekir. Deger yaratmak ancak sürdürülebilirlik kavraminin kurumun DNA’larina islenmesi ve stratejiye dahil edilmesi ile saglanabilir. Bu amacin gerçeklestirilmesinde Yönetim Kurulu ve üst yönetimin konuyu sahiplenmesi gerekir. Bütünsel düsünce yaklasiminin kurum içinde uygulanmasi çalismalarin etkinligini ve kurumun performansini artirir, risklere karsi dayanikliligini güçlendirir.” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.